30 Bin Üyemize Katılın
E-Bülten yayınlarımız için abone olun.


Nükleer Düzenleme Kurulu’nun Teşkilat Yapısı Mecliste Gündeme Taşındı

ANKARA (Enerji Portalı) – TBMM Sanayi ve Teknoloji Alt Komisyonu’nda, AKP’li milletvekillerinin verdiği torba yasa önerisi bazı değişiklikler ve eklemeler yapılarak kabul edildi. Alt komisyodaki görüşmeler sırasında 24 Haziran seçimlerinin ardından Nükleer Düzenleme Kurulu’nun teşlikat yapısıyla ilgili çıkarılan KHK’de değişiklik yapılmasını öngören madde tartışma konusu oldu.

TBMM Sanayi ve Teknoloji Alt Komisyonu’nda, AKP’li milletvekillerinin verdiği torba yasa önerisi bazı değişiklikler ve eklemeler yapılarak kabul edildi. Alt komisyodaki görüşmeler sırasında 24 Haziran seçimlerinin ardından Nükleer Düzenleme Kurulu’nun teşlikat yapısıyla ilgili çıkarılan KHK’de değişiklik yapılmasını öngören madde tartışma konusu oldu.

Yasa önerisinde, 702 sayılı KHK’nin ‘yetkilendirme ve denetim’ başlıklı 4. maddesindeki “Kurum tarafından yetkilendirilen tüzel kişilerin verilen yetkinin koşulları çerçevesinde; her türlü sorumluluk kendisinde olmak üzere, yerine getirmekle yükümlü olduğu görev ve yükümlülükler Cumhurbaşkanı’nca düzenlenir” hükmünün kaldırılması ve yükümlülüklerin yasada tanımlanması öngörülmüştü.

Öztürk’e yanıt veren Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Nükleer Enerji Genel Müdürlüğü Daire Başkanı İbrahim Halil Dere, KHK’de geçen “her türlü sorumluluk kendisine ait olmak üzere” ibaresinin yetkilendirilen kişileri tarif eden bir tanım olduğunu, bunun da Türkiye’nin tarafı olduğu Nükleer Güvenlik Sözleşmesi’nin ortaya koyduğu nükleer sektörün birinci kuralı olduğunu vurguladı.

“Tüm dünyada genel kural şudur: Nükleer faaliyetlerden dolayı münhasıran kurucu yani lisans sahibi sorumludur.”

Dere, “Tüm dünyada genel kural şudur: Nükleer faaliyetlerden dolayı münhasıran kurucu yani lisans sahibi sorumludur. Bu ilke zaten taraf olduğumuz için uluslararası hukuk gereği bizim bir yükümlülüğümüz. Sadece yetkilendirilen tüzel kişilere verilecek yükümlülüklerin kanun gücünde olmasının hukuken daha sağlam olacağı düşüncesinden hareketle bunların Cumhurbaşkanlığı kararnamesi yerine kanun düzeyinde düzenlenmesinin herkes açısından daha faydalı olacağı düşüncesinden kaynaklanmaktadır.” açıklamasını yaptı.

Kaynak: Cumhuriyet

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.