İSTANBUL (Enerji Portalı) – Yakın zamanda açıklanan iki farklı rapor, dünyanın en sıcak bölgelerinde yaşayan milyonlarca insanın ihtiyaç duydukları iklimlendirme teknolojilerine erişiminin olmadığını gösteriyor. Buna göre, ülkelerin zenginleşmesi ve gelişen teknolojiyle birlikte, iklimlendirme sistemlerinin elektrik tüketimi üzerinde baskısı artacak.
Son zamanlarda aşırı sıcaklar; İngiltere’de yolların erimesine ve Kanada’da 70’den fazla insanın ölümüne yol açtı. Bu vakalar, bilim insanlarını ve politika yapıcıları çıldırtıcı bir paradoksla karşı karşıya bırakıyor. Öyle ki iklimlendirme can alıcı sıcaklarda insanları serinletir ve hayatlarını kurtarır fakat aynı zamanda küresel ısınmayı körüklüyor.
İki yeni rapor, sorunun ölçeğinin altını çiziyor. Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankası’na bağlı bir kuruluş olan Energy for All, 16 Temmuzda yayımladığı rapor ile dünya genelinde 1,1 milyar insanın yeterli soğutmaya erişemediğini açıkladı. Uluslararası Enerji Ajansı (IEA) da dünyanın en sıcak bölgelerinde yaşayan 2,8 milyar insanın sadece yüzde 8’inin bir klimaya sahip duyurdu. ABD ve Japonya’da bu oran yüzde 90’ların üzerinde bulunuyor.
İklimlendirmeye erişim kazanmak milyonlarca insan için sadece bir lüks değil. Aşırı sıcaklara maruz kalan insanlar, gerekli soğutmaya erişemediği takdirde vücut dengesinin bozulmasıyla bitkin düşüp, organ yetmezliği yaşayabilir. Bu, ölüme kadar gidebilir.
Yüzeyde, sorunu ele almak basit görünüyor. Ülkelerin kendi cihazlarını karşılayamayan kişiler için iklimlendirmeye erişimi genişletmeleri ve kamu soğutma konumları sunmaları gerekiyor. Bu devam ediyor. Herkes için Sürdürülebilir Enerji, gelişmekte olan dünyadaki 2,3 milyar insanın, yoksulluktan çıkıp yeni küresel orta sınıfa girerken yükselen gelirlerle büyük ölçüde klima almanın eşiğinde olduğunu tahmin ediyor.
Soğutmadan kaynaklanan kirliliği hedefleyen bir girişim olan Kigali Soğutma Verimliliği Programını yöneten Dan Hamza-Goodacre, “Dünya daha da zenginleşiyor. Büyüyor ve çoğu tropik bölgelerde oluyor. Soğutma talebi için mutlak bir patlamaya hazırız.” dedi.
Ancak, iklimlendirme için bir araç olarak klimanın kullanılması hem küresel hem de yerel olarak karmaşık. IEA, hükümetin eylemi olmadan, 2050 yılına kadar Çin’in tüm elektriğini klimaların tüketeceğini tahmin ediyor. Bu, günümüzde çoğu zaman fosil yakıtlara bağımlı kalan gelişmekte olan ülkelerde daha da yaygınlaşacak klimaların enerji tüketiminde üç kat artış anlamına geliyor. Bundan dolayı ülkelerin yeni enerji santralleri kurması gerekecek.
ABD Çevre Programı’nın başında yer alan Erik Solheim, “İklimlendirme elektrikte muazzam bir talep oluşturacak. Soğutma muhtemelen en büyük enerji tüketicisidir ve insanlar bunu düşünmeme eğilimindedir.” dedi.
Enerji tüketiminin ötesinde, soğutma ürünleri, atmosferdeki ısıyı endişe verici oranlarda yakalayan hidroflorokarbonlar (HFC’ler) yayarak, iklim değişikliğine katkıda bulunabilir. Bilim adamları, HFC’lerin tek başına azaltılmış emisyonlarının, yüzyılın sonuna kadar atmosfere yaklaşık 1 ° F’lik bir ısınmaya neden olabileceğini söylüyor.
Küresel bir çözümün başlangıcı ortaya çıkıyor. Şirketler, aynı zamanda HFC’lerden arınmış ve önümüzdeki yıllarda gelişmekte olan ülkelerde bu ürünlerin satışını genişletmeyi planlayan daha verimli bir soğutma teknolojisi geliştirdiler. 2016’da, 170’den fazla ülke, HFC’leri aşamalı hale getirmek için hedefler belirleyen ve klimaların nasıl yapılacağı konusunda uluslararası standartları yeniden ele alacak olan Kigali Değişikliği adlı bir anlaşmaya vardı.